İstanbul’un en eski ve tarihi semtlerinden biri olan Kadıköy’e bağlı Bağdat Caddesi, sakinleri ve özellikle müdavimleri tarafından “Cadde” olarak bilinir. Zaman içinde bir hayli değişen ve gelişen Bağdat Caddesi, şimdi Türkiye’nin en pahalı ve sık caddelerinden biri konumundadır. Ünlü markaların ve özel tasarım ürün dükkanlarının çokça bulunduğu Bağdat Caddesi, alışveriş yapmak için çok iyi bir seçenektir.
Caddenin geniş, ferah ve yürüyüş yapmaya uygun olması da alışveriş imkanlarını arttırmaktadır. Caddenin her iki tarafında bulunan gerek mutfaklarıyla gerek tasarım ve dizaynları, dekorasyon ve düzenleriyle her kesimden insanı çeken Bağdat Caddesi kısa zamanda haklı bir üne de kavuşmuştur. Cafe Cadde, Starbucks, Cafe Crown, Rakkas Restaurant, Beers lezzetli alkollü ve alkolsüz içkiler için akla gelen ilk isimlerdendir.
Caddebostan İskele Sokak’ta ve Suadiye’deki Havelka gençlerin uğrak yeri mekanlardan ve organizasyonların değişmez adreslerindendir. Yine Midpoint, Divan Pub, Kitchenette, Numnum, Old English Pub ve Vapiano yemekleri ile damaklarda ve akıllarda muhteşem tatlar bırakmakta, gerek gençlerin gerek orta yaşın en çok tercih ettiği yerlerdendir. Güzel ve sık cafe ve restoranlarında mükemmel bir yemekten sonra, kahvenizi içip dinlenirken bir yandan da canlı casino sitelerinde oyun oynayabilir, kitabınıza veya gazetenize dalabilir, ya da sakince etrafa bakabilirsiniz.
İstanbul’un her noktasını saran devasa alışveriş merkezlerinden uzakta kalmış, içinden çıkmak istemeyeceğiniz ve alışverişe doyacağınız güzel butik ve mağazalarla dolu olan Bağdat Caddesi, ününe ün katmaya da devam etmektedir. Burberry, Louis Vuitton, Dkny, Brandroom, Diesel ve Benetton gibi dünya markalarının kayda değer büyüklükteki mağazaların yanı sıra, her çeşit markanın da bulunabileceği bir cadde olması özelliğini korumaktadır.
Bağdat Caddesi, sakinleri tarafından sadece alışveriş ve yemek için değil uzun ve güzel yürüyüşler için de sıkça kullanılmaktadır. Bağdat Caddesi, İstanbul’da hayatın hala yavaş aktığı yerlerden biridir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde; İstanbul’un fethedilmesinden de önce; Bizans Imparatorluğu’nu Anadolu’ya bağlayan bir yol olarak; ticaret kervanları ve ordular tarafından kullanılan Bağdat Caddesi, aynı şekilde olmasa da hala İstanbul için çok önemli bir konumda bulunmaktadır.
Bağdat caddesi’nin ismi ise İV. Murat dönemine denk gelir. Bağdat’ı geri alabilmek için “”Bağdat Seferi”” düzenlenir. Osmanlı bu savaştan zaferle döndükten sonra; İstanbul’dan sefere çıkarken gittiği yol da Bağdat ismini alır. Ancak o dönemde Bağdat yolu daha değişiktir, Üsküdar Meydanı’nda başlar, Karacaahmet Mezarlığı ve Haydarpaşa Çayırı’ndan geçerek Bostancı Köprüsü’ne ulaşır.
Yıllar içinde çeşitli değişikliklere uğrayan Bağdat Caddesi bugünkü konumuna gelene kadar birçok farklılık yaşar. Ama bu farklılıkların hiçbiri değerini azaltmaz, tersine daha da değerli ve önemli bir konuma gelmesine neden olur. İstanbul’un güzelliklerine yapılan şarkılardan, şiirlerden Bağdat Caddesi de nasibini almıştır. Şair Ümit Bilgin’in Bağdat Caddesi adından bir şiiri bulunmaktadır. Bağdat Caddesi’nin özlenen hallerinden ve günlerinden bahseden şiir, caddenin sakinleri ve müdavimleri tarafından da gülümsemeyle ve yer yer hüzünle anılmaktadır.
Her geçen gün daha da büyüyen İstanbul’da, değerinden bir şey kaybetmeden varlığını sürdürmeyi başaran bu güzel cadde, herkeste farklı duygular yaratmaya devam edecektir.
Yaşanmış bir dostluğun bu gerçek hikayesi
Eğer şahit istersen koca Bağdat Caddesi
Kime soracak olsan bu dostluğu arıyor
Bir tek sen anlamadın bir İstanbul biliyor
Sebep neydi acaba neden bizi bıraktın
Yalnız kendini değil Bağdat Caddesini yaktın
Suadiye’de başlayıp Kızıltoprak’ta biter
Senin dostluğun için şöyle kaç ömür yeter
Yıllar önce başladı dostluk fasılhanede
Şimdi nerde gizlisin öğrenelim şöyle de
Seni hiç unutmadık bizi ne sanıyorsun
Bağdat Caddesini neden aramıyorsun?
Hicran değdi hepimize inan ki herkes hasta
Sadece bizler değil koca İstanbul yaşta
Ne fasılhanenin ne fasılın tadı kaldı
Bağdat Caddesinin sende muradı kaldı
Her şey yerli yerinde eksik olan bir sensin
Böyle mahzun oluşumuza inanki sen nedensin
Nerelere kayboldun baban bile bilmiyor
Şimdi Bağdat Caddesinde inan kimse gülmüyor
Yeter artık çık da gel arayı çok uzattin
Gönülden yaraladın yaramıza tuz attın
Bir bedel istiyorsan şöyle de ödeyelim
Bağdat Caddesi mahzun daha da ne diyelim